YALAN TANIKLIK SUÇU
TCK 272. MD.
Kanun hükmü temel olarak aşağıdaki şekildedir. Elbette ki buradaki amaç madde hükmünü detaylı bir şekilde değerlendirmekten çok daha yüzeysel ve temel şekliyle ele alarak herkese yönelik bilgi vermek amacıyla değerlendirilmiştir.
Yalan tanıklık
Madde 272- (1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
….
Konu temel olarak 2 başlık altında incelenecektir.
- Hukuki temel açıklama ve yaptırım
- Davalardaki uygulanma ve gözleme dayalı bakış açısı
A)HUKUKİ TEMEL AÇIKLAMA VE MÜEYYİDE
Mahkemeler önünde tanıklık yemine dayalı şekilde yapılır. Bir kimse mahkeme önünde tanık sıfatıyla görülen davaya ilişkin olarak 5 duyusu (görme,duyma,konuşma,koklama ve tatma) ile o an şahit olduğu durumunu mahkeme önünde hakim karşısında sözlü olarak ‘inandığı tüm değerler üzerine yemin ettikten sonra’ açıklamasıdır. Bu mahkemede hazır bulunan katip tarafından zapta geçirilir, yazı ile kayıt altına alınır. Ayrıca mahkemelerde teknolojinin gelişmesi ve hakiminde takdiri ile sesli ve görüntülü kayıt altına da alınması mümkün hale gelmiştir.
Tanık kural olarak inancı ve/veya inançları her ne ise onun üzerine yemin ettikten sonra söze başlar ve şahit olduğu şeyleri doğru dürüst ve olduğu şekilde anlatır.
Bu noktada tanık beyanın dikkate alınması için, tanığın kimliği sanık, müşteki ya da davacı, davalı ile yakınlığı olaya şahit oluş biçimi hatta kişilik özellikleri bile tanık beyanın ne derece dikkatte alıp alınmamasında önem arz eder.
Örneğin tanıklık duyuma dayalı ise yani mahkeme huzurundaki tanık olayı bizzat görmemiş ve başkasının anlatımından duyarak öğrenmiş ise bu durumda bu kişinin beyanın gerçeği ne kadar yansıttığı şüphe doğuracağından dikkate alınması sakıncalı olabilecek ve mahkeme tarafından karar verilirken ön sırasında geri plana düşürülecektir ki bu çok normaldir. Çünkü 3. Kişilere olayın nasıl aktarıldığın bir ispatı olmayacak ve o kişi temel 5 duyu organları ile şahit olmamış olup, aktaran kişi tarafından her türlü manipülasyona açık hale gelmiş olacaktır.
Tanıklık yargılamanın seyri ve adaletin tecelli etmesi için önemli bir husus olduğu için suistimal edilememesi adına yalan söylenmesi ihtimaline karşı cezai müeyyide ön görülmüştür. TCK 272. madde mahkeme önünde yalan söyleyen tanık için önceden önleyici bir tedbir olup eğer suç işlenmiş olursa da cezasını hüküm altına almıştır.
Yalan tanıklık suçu şikayete bağlı bir suç değildir. Bu nedenle resen yani kendiliğinden mahkemece soruşturma ve kovuşturma yapılabileceği gibi şayet kişi hakkında mahkeme dışında da bir şikayet ile hakkında kişi hakkında işlem yapılırsa , şikayetçi kişi şikayetinden vazgeçse bile dosya kapanmayacak ve kamu davası olarak yargılamaya devam edilecektir.
MÜEYYİDE
En temel haliyle,eğer soruşturma aşamasında iken yani henüz bir dava yokken, dosya savcılık ve kolluk kuvveti (polis,jandarma) tarafından yürütülürken yalan söyleyin tanık 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına hükmedilir.
Şayet dava devam ederken mahkeme huzurunda yalan beyanda bulunulur ise cezanın miktarı dosyanın mahkeme önüne gelmesi ile daha ciddi bir hal aldığı için cezanın miktarı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası olarak hüküm verilecektir.
Verilen cezanın infaz süresi ve şekli kişinin geçmişi ,önceki bir suçtan dolayı HAGB’nin varlığı yada yokluğu tekerrür veya sabıka kaydı , başka bir ceza varsa onunla toplanması karardaki indirim sebeplerinin varlığı gibi özelliklere cezanın nasıl infaz edileceği değişiklik gösterecektir.
B)UYGULAMADAKİ GÖZLEME DAYALI DEĞERLENDİRME
Kanaatimce temel olarak mahkemelerde tanık beyanları yalan söylenme ihtimali çok yüksek olarak değerlendirildiği için tanığın sıfatı burada çok önem kazanmaktadır.Kişilerin genelde yakınları tanıklık yaptığı için olayları saptırma ve buna paralel olarak da kararı lehine değiştirme eğilimi olması, aile bağları olması nedeniyle yalana başvurma sıklıkla maalesef görülmektedir.
Bu nedenledir ki : Tanıklık yapacak kimse yeminle başlayan beyanına yargılamanın selahiyeti ve adaletin tecelli etmesi nedeniyle dürüst davranmalı , bu şekilde dürüst davranmaları sadece ilgili dosya ile değil ayrıca kamu vicdanı ile alakalı olarak çok büyük önem arz etmektedir. Çünkü tüm mahkemeler ‘TÜRK MİLLETİ ADINA’ karar verir.
Örnek Olay:
Ankara XXX. Asliye Ceza Mahkemesi 3…/2023
Dosyada tanıklardan bir tanesi bilinmeyen bir neden dolayı olay yerinde bizzat orada olmasına rağmen, orada olmadığını görmeğini,duymadığı beyan etmiştir.
Ancak müşteki avukatı olarak yaptığımız TCK 272. Md yalan tanıklık nedeniyle suç duyurusunda bulunduk. Ve tanığın HTS(baz istasyonaları kaydından) orda olduğu tespit edildi. Ve dosyada bağımsız olarak tanık hakkında yalan tanıklık suçu nedeniyle cezai işlem yapılmıştır.
………
Kanaat: Yalan tanıklık yapmak belki lehine tanıklık yaptığı kişi için avantaj oluşturmuş gibi olsa da bunun bir suç olması nedeniyle bedeli cezai süreç olarak karşınıza gelecektir. Ayrıca unutulmamadır ki kamu vicdanı yalan tanıklık suçu ile yara alacaktır.
13/2/2024
AVUKAT
BARIŞ ERHAN KUMKALE
ANKARA – KEÇİÖREN